December 23, 2009

Yılbaşı Gecesi


Lokal Yılbaşı Menüsü!
Yılbaşı gecesine özel bu sunumu beğendim! sizlerle de paylaşmak istedim...
Herkese harika bir 2010 diliyorum...

-sıcak şarap

-balkabağı çorbası

-köz sebzeli bruschetta

-çerkez tavuğu,biberiyeli kıtır ekmek

-ıspanaklı somonlu krep

-portakal soslu mini roka salata

-alaturka-alafranga peynirler,salkım üzüm

-sebzeli samosa,nane masala


-ızagara ördek yada kestaneli hindi...yanında iç pilav


-karamelize hurmalı creme brulee ve dondurma


-sınırsız şarap

*** kişi başı 70 TL

*** goudubets VS ali kuru

***mr. no name @ 3rd floor

-rezervasyon için 0212 245 40 28

Happy New Year! Happy 2010!

December 19, 2009

Milano - Brera

Milano'yu seviyorum!

Herkese iyi keyifler...


Breradayim…

Ara sokaklarda yuruyorum, etrafimda kafeler, civil civil insanlar; kimisi akademideki ders arasini degerlendiriyor, kimisi is molasi vermis tek basina bi kafede grissinisiyle salatasini yiyor, kimisi ise vitrinlerin onunde yazin modasini dusunuyor…

Yuruyorum Milano'nun ara sokaklarinda, Brera'da, Corso Garibaldi’de…

Her koseden bir ses, her kafeden bi garson cikiyor ustunden beyaz onluguyle… Kosusturanlar, tamirattaki isciler, vitrinini yaza hazirlayanlar, bir yudumluk espressonun tadini cikaranlar, gazete sayfalari hizlica donerken bir yandan sepetli bisikletiyle tas yollardan ara sokaklardan gecen sik italyan kadinlari…

Beyazlamis saclariyla kirmizi dudaklariyla kucuk pancurlu evinden sokagini izleyenler… hayatin o guzel anini bin bir farkli cesitle degerlendiren bin bir farkli kultur…

Yuruyorum Via Madonnina’dan; her attigim adimda farkli bir kose, farkli bir donemecle karsilasiyor ve her donemece girmek icin sabirsizlaniyorum; her sokak arasinda farkli bir sanat eseri, eskilerden gunumuze her tip galeri; iclerinden 1800'lerin eserleri fiskiriyor…

Karnim gurulduryor, acikmaya basliyorum; bakiyorum donemeclerdeki kafelere hepsinin vitrininde tipik italyan pastalari, cookieleri carpiyor gozume; bilirsiniz o gumus katli tepsilere dizilmis adeta heykelmiscesine baktigimiz o italyan tatlilari… sanatin bir baska parcasi; vazgecilmez olani...

Gozum surekli bi fotograf makinesi gibi calisiyor, soldan saga yukardan asagi, insanlarin yuz ifadelerinden, pantalon kivrimlarina, kahveyi tutuslardan, dilencilerin bozuk para bardaklarina, gunesin parlakligindan, kuslarin yemlerine kadar,… kulaklarim da bir konserdeymisim gibi adeta; kus sesleriyle, tabak canak sesleri, bisikletlerin zil sesleri, baharin sayesinde acilan o yemyesil yapraklarin ruzgarla olan uyumu ve cikardigi o essiz huzurun sesi… Kilise caniyla birden canlanip arkasindan guvercinlerin sesleriyle tekrar daliyorum baharin huzuruna...

Hala yuruyorum ara sokaklarda; tramvaylar turuncu, yerler tas, sik sik giyinen is adamlari, tipik turuncu pantalonlu, deri ayakkabili italyan erkekleri, ellerinde eskimis bir deri is cantasi, ici bos gozuken ama aslinda 'cok dolu olan' o is cantalari, Uzak Dogu'lu turistler gozume carpiyor; hep gokyuzune, tepelere bakiyorlar… geziyorlar geziyorlar; Kiliseler, sergiler, Ronesansin derinliklerinde ucup gidiyorlar… yuzlerinde bir gulumseme, ellerinde kocaman Louis Vuitton torbalar geziyorlar dunyayi…cok sey biliyorlar, cok iyi gozlemliyorlar etrafi…

Iste bu guzel bahar gunu, gunesin pesimi birakmadigi, kuslarin sesleriyle birlikte bisikletime binip evimin yolunu aliyorum…

Lara

3.04.2006

December 11, 2009

Marc Chagall ve Pera Muzesinde Film Gosterimleri

Aralik ayinda Pera Muzesinde Marc Chagall'in Turkiye'de ilk kez yer edinen sergisine ziyarette bulundum. 20. yuzyilin oncu sanatcilarindan olan Chagall'in Pera'da sergilenen yapitlari Kudus Israel Muzesi'nin zengin koleksyonundan bir araya getirilmis baski, desen ve resimler ile bizlere sunuluyor. 1887 yilinda Rusya'da dogan ve 1985 yilinda Saint-Paul-de-Vence'da hayata gozlerini kapayan Chagall bizlere cokyonlu kimligi ve renkli hayal dunyasindan bir cok ani ve hikaye sunuyor... Kendi ozyasaminin yani sira Yahudi gelenekleri ve sevgililer temalariyla ilgi cekiyor.
24 Ocak 2010 tarihine kadar surecek olan Chagall sergisine herkesin gitmesini tavsiye ediyorum...

Chagall'in Sergisinin yani sira Pera Muzesinde herkesin ilgisini cekebilecek bir baska proje de;
State University of New York at Fredonia ve Atlantik Film tarafindan yurutulen proje kapsaminda Turkiye'nin dort bir yanindan genclerin urettigi 18 kisa film 18-20 Aralik tarihlerinde Pera Muzesi'nde gosterime sunulacak.

EDİRNE
NE MUTLU
4.40’ Kurmaca
Yönetmenler : Berrak Bostancı, Büşra İnalcık, Seher Sağlam, Emre Nallar
Devlet okullarında içilen ant hakkında bir film.

BAHAR
14.43’ Belgesel
Yönetmenler : Bilge Kürşat Duman, Bilal İskender, Elif Kasap, Ahmet Can Yıldız
Edirne Roman mahallesinde baharı karşılama kutlamaları.

ÇİNGENE ÇALAR KURT OYNAR
5.45’ Kurmaca
Yönetmenler : Bilge Kürşat Duman, Bilal İskender, Elif Kasap, Ahmet Can Yıldız
Bir Roman ailesinin hayatından bir gün.

KONYA
ERİKLER ÇİÇEK AÇINCA
6.22’ Kurmaca
Yönetmenler : Merve Çiğdem, Ahmet Özçiftçi, Hümeyra Seleş, Mehmet Uluyurt
1980 darbesi sırasında yaşanan bir aşk hikâyesi.

KAPAT GÖZLERİNİ
6.10’ Kurmaca
Yönetmenler : Tuğba Bozkurt, İlkem Ulutaş, Zeynep Nihan Yami, Yuşa Yıldız
Biri Kürt biri Türk iki çocuk birlikte oynamaktadır.

TEK NEFESTE AŞK
7.57’ Belgesel
Yönetmenler : Dicle Atan, Kahraman Güneş, Gökay Gürtunca, Ayşenur Yalçın
Mevlevi felsefesi ve ney.

Sizlere bu etkinlikten birkac Filmin gosterim bilgilerini aktariyorum...

Herkese keyifli sergiler diliyorum...


December 08, 2009

Gulrotkake (Havuclu Kek) - Oslo

Gecenlerde de basettigim gibi Oslo'da arkadaslarimi ziyarete gitmistim...
Arkadasimin 30 yas dogumgununun yani sira tum ailesiyle tanisma firsatini elde ettim ve sehrin merkezinden biraz disinda kalan evlerinde ailece (Thanksgiving ve Dogumgunu) kutlamasi icin bulunmustum...

Kesinlikle belirtmeliyim yedigim her sey son derece lezzetliydi.
Gecenin ilerleyen saatlerinde masada yer alan havuclu kek tam anlamiyla damagimin aradigi lezzetti. Arkadasimin annesi mailimi aldi ve bana rica ettigim tarifi gonderecegini soyledi...
Tarif elimde ve gercekten de pisirmek icin sabirsizlaniyorum! O kadar sabirsizlaniyorum ki buraya yayinlamak icin bekleyemedim...

Umarim sizin de havuclu keki pisirme firsatiniz olur ve benimle birlikte gecen hafta bulundugum Oslo'dan damagimda kalan lezzetli paylasma firsatiniz gerceklesir...

Herkese iyi sanslar! :

''Gulrotkake

4 eggs

3 dl sugar

3 dl flour

3 ts cinamon

2 ts natron/baking soda

1 ts salt

1 ts vanilla sugar or essence

4,5 dl grated carrot

1-1,5 dl olive oil

Stir sugar and eggs, and mix all of the other ingredients in. Stir well but don’t beat. Bake for 45-60 (depending on the oven) min at 180°. Don’t bake for too long, it’s supposed to be moist. Check after 40 min with a wooden stick.

Glasing:

1 ts vanilla

150 g cream cheese

50 g soft butter

125 g powder sugar

Good luck Lara!''


Julie & Julia ve Julia Child


Bu aksam evimde; yakinlarimin mutlaka izlememi tavsiye ettikleri Julie & Julia filmini izledim...
Dogruyu soylemem gerekirse, suanda midem gurulduyor. Filmin kesinlikle etkisindeyim. Etkilendim ve heyecan duydum...
Julia Child'in hayat hikayesinden, mutfagindan ve anilarindan derlenmis bu film Meryl Streep'in basroldeki oyunculuguyla oldukca keyifliydi...
Amy Adams'in canlandirdigi Julie Powell ise oldukca eglenceliydi; ona heyecan vermeyen isinin yani sira Julia Child'in yemek programlarina kucuklugunden beri cok merakli olan ve yemek pisirmekten ve yemekten cok ama cok keyif alan Julie ve 365 gunde 524 tarifini pisirip, yazdigi bir blog...ve leziz yemekleri!
New York'da Queens'deki evlerinde sevgilisiyle yasayan ve blogu icin her aksam Julia Child'in kitapindan bir yemek pisiren Julie bana ilham verdi...
Gunumuzde blogun ne kadar islevsel oldugunu ve insanlarin gunluk hayatta yaptiklari islerin yani sira evlerine gelip bilgisayarlarinin basinda onlara farkli heyecanlar katan kucuk-buyuk mutluluklarin pesinden yazilan satirlar... Ayni suanda benim sizlerle paylastigim gibi!

Herkesin bu sirin ve ilham verici filmi izlemesini tavsiye ediyorum, ardindan da kendinize firinda ici doldurulmus tavuk pisirirsiniz artik... : )

Herkese leziz haftalar diliyorum ve
nereye giderseniz gidin yediginiz yemekten, tattiginiz tatlidan mutlu olun ve paylasin...!

eat & travel







December 01, 2009

Weekend in Oslo








Oslo...
Oslo'da bir haftasonu...
Arkadaslarimi ziyarete gittigim Oslo kentinde her an beni mukemmel bir sekilde karsiladi.
Hava alanina indigim andan itibaren Iskandinav ulkelerinin mimaride de oldukca sik uyguladiklari ahsap kokusunu hissettim... Ahsap, cam ve beton uclusu dogayla ve sadelikle bir aradaydilar. Kullanilan aydinlatma elemanlari, oldukca sicak renkler ve kentin her kosesinde leziz, taptaze ekmek ve hamur isi kokulariyla firinlar/pastaneler yer aliyordu. Oslo'da gecirdigim uc gunle ilgili her seyin mukemmel gectigini soylemeliyim. Kendimi iceri attigim her Cafe', her dukkan bana huzur ve dinginlik verdi...
Size Oslo'ya gittiginizde mutlaka gormenizi tavsiye edecegim bir restorandan bahsetmek istiyorum...
Restauranthuset Sudost
www.sydost.no - Oslo;
Akerselva nehrine bakan mekan I. Dunya Savasindan, 1970 yilina kadar Banka olarak hizmet vermis ve bu mimari eser oldukca ozel bir sekilde kurgulanmis. Iki kati olan restoranda duvarlar
tuglalarla kapli olup, up uzun acik bir mutfak ve iki tane de somine kosesi yer aliyor...Mutfagin karsi yakasinda ise cok degisik kokteylerin sunuldugu bir bar yer aliyor. Mekanda dikkat ceken bir diger kose ise Banka olarak hizmet verdigi zamandan kalan kocaman banka kasalari, suanda ise iclerinde sogutucu ile birlikte ozel ickiler servis ediliyor...
Sudost'da tadacaginiz her sunumdan oldukca keyif alacaginiza cok eminim. Damagimda cok ozel olarak tadi kalan risotto yataginda sunulmus balik gercekten tavsiyelerim arasinda.
Ayni zamanda Oslo'nun oldukca tarihi ve lezzetli birasi Rignes'i mutlaka tadmalisiniz...
Oslo'da gecireceginiz her saniyeden mutlu olacaginiza eminim...
Keyifli kesifler diliyorum...

p.s: Bon Iver dinleyerek Oslo tavisyelerimi okumaya devam edebilirsiniz...